Evlenmeden olmaz

Ermiş bir kul, başını kaşıdı bir süre.
Gördüğü olay için daldı tefekküre,

“Ey Allah’ım Sahib-i Hikmet sensin ama,
Bir olay var ki asla sığmıyor aklıma;

Biz kulların şahidiz, her gün de görürüz;
Falanca kulun elli yıldır gece gündüz,

Eli duada, gözü yaşlı, boncuk boncuk.
Tek dileği var senden; erkek bir çocuk.

Duasını bir türlü etmiyorsun kabul,
Acep neden, ne hata işlemiştir bu kul?”

Gösterildi duanın kayıtlı defteri;
Gerçekten dua etmiş elli yıldan beri.

Mülahazat sütunu ve iri bir yazı;
“Kesin makbul değildir duanın bu tarzı.

Görevler yapılıp da dua etmek gerek,
Kul evlat istiyorsa önce evlenecek…”

Bakoyna oyun

kanuniye sunulan donlar

Akdeniz iç deniz sayılırdı o günler,
Neler yaşandı bu denizde hem kaç sefer…
Binbeşyüzaltmış’tı, bakın şimdi şu harbe;
Bu sefer sahne bir ada, ismi de Cerbe.
Birleşik haçlılar, kocaman bir donanma,
Sayı ikiyüzden az derlerse inanma.
Miktarca ölçüsü kaçmıştı endazenin,
İntikamı için, şu meşhur Preveze’nin
Osmanlı sayıca sadece yüz kadardı,
Donanmada ünlü denizciler de vardı.
Gazi Turgut Reis ve Paşamız Piyale,
Ne olaylar oldu, sığmaz akla hayale.
Düşman kendisinden emin küstah ve mağrur,
Osmanlıyı silmek için el oğuşturur.
Bir yığın prens markiz, asil ve asilzade,
Bir gemi dolusu, belki daha ziyade.
Takıp takıştırmış hepsi tüm ziynetini,
Görüp kutlayacak, Türk’ün hezimetini.
Olayı şiirle detaylı anlatamam,
Bir hücumla oldu, haçlının işi tamam.
Esir düşmek oldu, asillerin sonları,
Hünkara sunuldu haçlıların Don’ları (*)

Ekrem Şama
03.01.2006

———————————————–
(*) Meşhur esirlerin isimleri:
Don Alvaro de Sandi, Don Sanchez de Levia, Don Beranger de Requesens, Don Juan de Cardona, Don Giovanni de Cardona, Don Gaston vs.

Köyelerdeki Anız Yakmalar

Geçen hafta memleketim beyşehire gittim.yol boyunca gittiğime bile pişman oldum.geçtiğim bütün köylerde tarlasından buğday hasat eden çiftçi ürününü aldığı tarlayı ateşe vermiş kmlerce alan yanmış beyşehir gölünün çevresinde uzağında yakınında her taraf simsiyah bir alan olmuş görüntü kirliliği hava kirliliği kimsenin umurunda değil jandarma zaten bıkmış herhalde ama artık birinin bir dur demesi lazım.birinin çiftçiye anız yakımı topraktaki organik maddeleri yok ettiği için toprağın verimini düşürdüğünü ve daha çok gübre kullanımına yol açacağını, daha çok gübre kullanımı da su kaynaklarımızın kirlenmesine yol açacağını,anız yakımı ile çıplak kalan toprak su ve rüzgar erozyonuna uğrayacağını, toprağın veriminin organik üst tabakasını kaybetmek suretiyle düşeceğini, anız yakımı ile atmosfere karbondioksit salarak küresel ısınmaya da katkıda bulunulacağını birinin köylüye çiftçiye anlatması gerekiyor.
Yaban hayatı açısından da anız yakmanın ciddi etkileri olduğunu,ekin biçilirken yere düşen taneciklerden birçok evcil ve yabani hayvanın beslendiğini, anız yakılırken bu tanecikler de yandıkları için, yaban hayatın binlerce besin kaynağını kaybetttiğini ve belki de onu bekleyen kışı daha zor geçirmeye mahkum ettiklerini,yada hesabı sorulmayan bir cinayet işlediklerini "elhamdulillah müslümanım" diyen insanların bunu yaptığını birinin anlatması gerektiğini,kaplumbağa böcekler,yılan gibi hayvanların ölmesi sonucu farelerin çoğaldığını birilerini anlatması ve tarım bakanlığımı yoksa hükümetmi yapacaksa ciddi önlemler alınması gerektiği mecburi bir hale dönüştü.Anız yakmanın başka tehlikeleri arasında ise telefon ve elektrik direklerinin yanması ve daha da kötüsü yoldan geçen arabaların görüş mesafesini azaltarak ölümcül kazalara sebep olması, kaza olmasa bile binlerce yeşil ağaçların yanması ve güzelim türkiye gibi bir ülkenin çöle dönmesi istemiyorsak bir şeyler yapıp buna dur diyelim ve insanlara bunu anlatalım olmadı ağır cezalar verelim oda olmadı ekinini hasat eden çiftçiye tarlasını sürme mecburiyeti getirelim. belki yüzlerce öneri olabilir ama bir an önce bir şeyler yapmalıyız. saygılarımla ibrahimkar